"Büyük Umutlar" kitap özeti Bu eser, 19. yüzyıl İngiliz toplum yaşamının sınıf ayrımını gayet başarılı bir şekilde ele almıştır. Ana konusu; aşk olmakla birlikte Charles Dickens romanında; sevgi, hayal kırıklığı, bir suçlunun toplum dışına itilmişliğinin psikolojisi, nankörlük, vefa, şefkat gibi duyguları georgeorwell – hayvan ÇİftlİĞİ roman Özetİ Bay Jones, zalim bir çiftlik sahibi olarak romandaki tek insanı karakterdir. Çiftlik İngiltere’de bulunmakta olup, çiftlikte yaşayan yaşlı domuzlardan biri olan Koca Major çiftliğin sahibi olan Jones’e karşı devrim planlamaktadır. Hayvan Çiftliği Özeti. Tarih, merkezi alanı olarak bir hayvan çiftliğine sahiptir. Orada hayvanlar ideal bir toplum oluşturmayı tartışıyor ve hedefliyor. Bunun için bir dizi kural yaratırlar ve her şeyden önce sahibi Bay Jones'a karşı yani insanlara karşı bir isyan düşünmeye başlarlar. Bay Jones çiftlikteki çiftçidir. HAYVAN ÇİFTLİĞİ ÖZETİ. Merhaba dostlar bugün sizler için Hayvan Çiftliği özetini yazdım.Umuyorum sizi etkileyecek bir özet olur. Geroge Orwell'in müthiş ötesi anlatımı ile oluşan bu romanı,Dünyadan olan kişilikleri açık olarak belirtmese de aslında biraz da zekamızı kullanarak kolayca anlayabiliyoruz.Bu konudan Hayvan Çiftliği Kitabı Özeti - George Orwell. İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940’lardaki “reel sos­yalizm”in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi Vay Nhanh Fast Money. Hayvan çiftliği, George Orwell’ın 1984 adlı kitabı ile birlikte en çok bilinen kitabıdır. Her iki kitap da distopya olmakla birlikte Hayvan Çiftliği kırsal bir distopyayı anlatmaktadır. George Orwell kitabı 1943 Kasım -1944 Şubat tarihleri arasında yazarken ikinci dünya savaşı tüm hızıyla devam etmekteydi. Bu savaş ortamında Fabl türünde bir masal yazmıştır. Kitabın alt başlığı olarak da Orwell Bir Peri Masalı ismini koymuştur. Kitabın konusu İngiltere’de bir çiftlikte geçmektedir. Hiciv tarzında yazılmış ve içinde bol gönderme barındıran bir kitaptır. Kitapta hayvanlar üzerinden düzen eleştirisi alegoriler ile anlatılmıştır. Her hayvanın tek tek bir karakteri olmasa da bazı hayvanlar kitapta öne çıkmaktadır. Kimi hayvanlar gerçek hayattaki kişileri temsil etmekte kimileri ise genel olarak bir düşünceyi savunan grubu temsil etmektedirler. George Orwell Yazarın doğumdaki adı Eric Arthur Blair’dır. 1903 yılında Bengal’in Montihari kentinde doğmuştur. Babası Hindistan’da görevli bir İngiliz, annesi ise Birmanya’da kereste ticareti yapan bir Fransız’dır. Eğitim çağına geldiğinde İngiltere’ye yollanmış ve İngiltere’nin en köklü koleji olan Eton kolejini burslu olarak kazandı. Burada Cesur Yeni Dünya’nın ünlü yazarı Aldous Huxley’den ders alma şansı buldu. Üniversiteye gitmeyen Orwell kolej sonrası Birmanya’ya giderek polis teşkilatında müfettiş yardımcısı oldu. Burada İngilizlerin acımasız bir sömürgecilik uyguladığını gördü ve 2 yıl sonra istifasını vererek Avrupa’ya döndü. Birmanya’da yaşadıklarından suçluluk duyan yazar Londra ve Paris’te dilenciler arasında yaşadı ve bulaşıkçılık yaptı. Daha sonra Birmanya’da yaşadıklarını Burma Günleri 1934 adı altında yayınladı. Avrupa’ya döndüğünde yaşadıklarını kitaplaştırdığı Paris ve Londra’da Beş Parasız 1933 yazarın ilk kitabıdır. 1937 yılına gelindiğinde George Orwell iç savaşta olan İspanya’da muhabir olarak bulunmaktaydı. Barselona’da sosyalistlerin kurduğu komünde sömürünün olmadığı eşitlikçi bir yaşantı Orwell’ı çok etkiledi. Öyle ki zayıf bünyesine rağmen İspanya Marksist Birleşik İşçi Partisi saflarında savaşa katılmaya karar verdi. Teruel cephesinde boynundan vurularak ağır yaralandı ve cephe gerisine Barselona’ya tedavi için geri gönderildi. Burada tedavi olurken gördükleri kendisini şoke etti. Kentte Stalinist görüşlere sahip İspanya Komünist Partisi hâkim olmuş ve diğer tüm sol-sosyalist fraksiyonları tasfiye etmeye başlamıştı. Franko’nun faşist rejimine karşı savaşırken sosyalistlerin iç çatışma yaşaması ve bunun sorumlusunu Stalin olarak görmesi ileriki siyasal görüşlerini de etkiledi. İspanya’dan ayrılıp bir yıl sonra yaşadıklarını Katalonya’ya Selam adı altında yayınladı. İngiltere’ye dönen yazar İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte BBC’de muhabir olarak işe başladı. Savaş devam ederken bu görevinden istifa edip sosyalist Tribune dergisinde çalışmaya başladı. 1944 yılında Hayvan Çiftliği’ni, 1949 yılında ise Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ü yazdı. 1950 yılında 46 yaşında veremden ölmüştür. Dönemin Özellikleri Kitap insanlık tarihinin en kanlı savaşının yaşandığı İkinci Dünya Savaşı döneminde yazılmıştır. 1917 yılında Ekim devrimi ile kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin başında kurucu Lenin’den sonraki lideri Stalin bulunmaktadır. Stalin, kurduğu baskıcı düzen ile kendisine rakip olabilecek tüm kişileri bertaraf etmiştir. Bunlar arasında Sovyet Komünist Partisinin en önemli figürlerinden Troçki’de vardır. Troçki önce Sovyetlerden İstanbul’a kaçmak zorunda kalmış ve Büyükada'da yaşamıştır. Daha sonra çeşitli ülkelerde sürgün hayatı yaşayan Troçki Meksika’da bulunduğu sırada Stalin’in tetikçisi tarafından öldürülmüştür. Stalin hiçbir muhalefete ne ülke içinde ne de dışında izin vermemiş ve bir diktatör olarak ülkeyi yönetmiştir. Sanayi politikası gereği tarımda çalışan birçok kişiyi fabrikalarda işçi olmaya zorladı, karşı çıkanları Sibirya’ya sürgüne gönderdi hatta öldürdü. Kitabın da temel anlatısı Sovyetlerdeki Stalin rejimidir. 1943 sonu ve 1944 başı İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetlerin tüm müttefiklerce kahraman olarak görüldüğü yıllardır. Nazi Almanya’sı batısındaki Fransa’yı işgal etmiş durumdadır. Güneyinde kalan İspanya ve İtalya’da ise dost faşist rejimler vardır. Paris’ten Moskova önlerine kadar tüm Avrupa Nazi Almanya’sının elindedir. Bu güçlü Alman ordusu ile Avrupa’da bir tek Stalin’in Kızıl Ordu’su çarpışmaktadır. Öyleki savaş bittiğinde 11 Avrupa başkentini işgalden Sovyetler kurtarmıştır. Tüm bunlara rağmen Orwell bir Stalin eleştirisi olarak ele alınabilecek kitabını yazmaktan çekinmemiştir. Kendisi bizzat İspanya İç Savaşı’nda Stalin’in gerçek yüzünü görmüştür. Dönemin bir başka özelliği kapitalist bloktaki devletlerin sömürgecilik ile tüm dünyaya yayıldığı bir dönem olmasıdır. Kapitalistler ülkelerinde de işçiler ile sürekli çatışma halindedirler. Sosyal devlet anlayışının olmadığı o yıllarda işçiler çok zor şartlarda güvencesiz çalışmaktadırlar. İngiltere’de sık sık işçi grevleri oluyor ve bunlar sert bir şekilde bastırılıyordu. Kitap dönemin bu işçi sömürüsünü hayvanlar üzerinden anlatmaktadır. Kitap Özeti Kitap İngiltere’de bulunan Beylik Çiftlik’inde geçer. Çiftliğin sahibi sürekli sarhoş olan ve çiftliği ile yeterince ilgilenmeyen Bay Jones’tur. Çiftlik içinde çeşitli hayvanlar, bahçeler ve tarlalar bulunur. Bir gün tüm hayvanlar Koca Reis adındaki yaşlı domuzun rüyasını dinlemek için toplanırlar. Koca Reis hayvanlara her türlü eziyetin edildiğini, hayvanların yavrularının insanlar tarafından çalındığını söyler. Zor zar yaşamaya yetecek kadar yem verildiğini, çok çalıştırıldıklarını ve en sonunda da boğazlanarak öldürüldüklerini anlatır. Tüm bunların sorumlusu da insandır. İnsan ise hiçbir işe yaramayan sadece yeyip içip hayvanlara eziyet eden bir yaratıktır. İnsanlar olmasa hayvanlar bolluk içinde özgürce yaşayacaktırlar. Koca reis şöyle seslenir hayvanlara “Yoldaşlar ömrümüz çalışıp didinmekle geçiyor. Yaşayacak kadar yiyecek verirler, canımız çıkana kadar çalıştırırlar, işlerine yaramaz duruma geldiğimizde ise acımasızlıkla bizi boğazlarlar. Tek gerçek düşman insandır.” Konuşmasının sonunda Koca Reis rüyasında gördüğü İngiltere’nin Hayvanları şarkısını söyler. Şarkı hayvanların yüreğine bir coşku salmıştır. Defalarca şarkıyı söylerler. Ancak Bay Jones gürültüden uyanır ve avluya tilki girdiğini zannederek ateş eder. Bunun üzerine tüm hayvanlar susup sessizce ahırlarına dönerler. Koca Reis birkaç gün sonra ölür. Anlattıkları tüm hayvanları özellikle de domuzları etkilemiştir. Domuzlar insanlara karşı bir ayaklanma için hayvanları örgütlemeye başlarlar. Ancak evcil kuzgun Moses göklerdeki, bulutların üstünde yer alan Balbadem diyarını anlatarak hayvanların devrimden uzaklaştırmak ister. Bu dünyada çekilen acılar önemsizdir önemli olan Balbadem diyarındaki sonsuz mutluluktur der. Tüm bunlar olurken bir cumartesi günü çiftlik sahibi ve çalışanlarının ilgisizlikleri yüzünden hayvanlar bütün gün boyunca aç kalır. Gece olduğunda hayvanlar artık açlığa dayanamaz ve ahırlarının kapılarını kırarak önce yemliğe giderler. Çiftlikteki insanlar seslere uyanıp hayvanların yanına gider ve onları tekrar ahırlarına sokmak isterler ama hayvanlar şimdiye kadar görülmemiş bir şekilde karşı koyarlar. İnsanlar başta hayvanlara direnmeye çalışsalar da hayvanlar kendilerini sakinleştirmeye çalışan insanları kovup çiftliği ele geçirirler. Artık çiftlik hayvanların kontrolündedir. Çiftliğin adını değiştirerek Hayvan Çiftliği yaptılar. Hayvanlar çiftlik sahibinin evine girip incelerler ve burada hiçbir hayvanın kalmaması gerektiğine karar verirler. Artık burası müze olarak kullanılacaktır. Domuzlar hayvanları toplayıp bir konuşma yaparlar ve hayatta kalabilmeleri için çiftlikteki üretimin devam etmesi gerektiğini söylerler. Okuma yazmayı çöplerdeki yazılardan öğrenmiş olan domuzlar hemen ahırın duvarına geçerek uyulması gereken yedi emri yazarlar. 1. İki ayaküstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin. 2. Dört ayaküstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin. 3. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek. 4. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak. 5. Hiçbir hayvan içki içmeyecek. 6. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek. 7. Bütün hayvanlar eşittir. Hayvanlar coşku ile İngiltere'nin Hayvanları şarkısını söylediler. Daha sonra tüm hayvanlar hasadı gerçekleştirmek için tarlaya koşartu. Gün bittiğinde hepsi yorgun ve inekler sütleri sağılmadığı için huzursuzdur. Hemen domuzlar bu işe de el atarak sütleri sağarlar. Sağılan sütlerin ne yapılması gerektiği tartışılırken Napolyon adlı domuz gereğini yapacağını söyleyerek hayvanları uzaklaştırdı. Çiftlikte herkesin saygı duyduğu yaşlı eşek Benjamin’e etrafındaki hayvanlar gerçekleşen devrim hakkında sorular sorarlar ve fikrini almak isterler. Ancak Benjamin “Eşekler uzun yaşar siz hiç ölmüş bir eşek gördünüz mü?” diye cevap verir. Bu cevaptan hayvanlar hiçbir şey anlamazlar. Hayvanların çoğu yedi emri ezberleyememiş, domuzlar dışındaki neredeyse tüm hayvanlar ise okuma yazmayı öğrenememişti. Ancak sütlerin ne olacağını merak eden hayvanlar arttıkça Squealer isimli domuz çıkıp sütlerin domuzlar için çok gerekli olduğunu diğer hayvanlar içinse zararlı olduğunu söyler, domuzların çiftlik için gece gündüz çalıştığını anlatı. Ayrıca domuzlar görevlerini yerine getiremezse Bay Jones’un geri geleceğini söyleyerek hayvanları korkuttu. Aslına bakılırsa domuzlar direkt olarak hiçbir iş yapmamakta sadece iş yapan diğer hayvanları yönetmektedirler. Çevre çiftlik sakinleri Hayvan Çiftliği’nde olup biteni korkuyla izlemektedirler. Kendi hayvanlarının da çiftlikten kendilerini kovacağı kaygısını yaşıyorlardı. En sonunda Hayvan Çiftliği’ne saldırmaya karar verdiler. Böyle bir saldırıyı bekleyen hayvanlar domuz Snowball öncülüğünde saldırıyı püskürttüler. Kahramanca savaşan ve hayvanlara cesaret veren yaralanmış Snowball’a madalya takıldı. Domuzlar zekâları ile yönetim işini ele almışlardı. Hayvanlar arasında domuzlara bir tepki olduğunda ağzı en iyi laf yapan domuz olan Squelar bir şekilde domuzları haklı çıkarıyordu. Ancak haftalık yapılan tüm çiftlik hayvanlarının katıldığı kurulda iki domuz Napolyon ve Snowball hiç anlaşamıyordu. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor hayvanlarda o an kim konuşuyorsa ona hak veriyorlardı. Bir kurul günü Snowball çiftliğe bir değirmen yapılması gerektiğini bu değirmenden elde edilecek elektrik ile kışın ahırların ısıtılacağı yazın ise aydınlatmada kullanılacağını söyledi. Napolyon hemen arkasından söz alıp bunun boşa bir uğraş olduğunu asla değirmen yapmayı beceremeyecekleri gibi bunla uğraşmanın da çiftlik işlerini aksatarak herkesi aç bırakacağını anlattı. En sonunda oylama yaptıklarında Napolyon’a göre daha cana yakın ve içten olan Snowball’un fikri destek gördü. Tam o sırada oylamayı kaybeden Napolyon bir ıslıkla dokuz tane genç köpeği Snowball’un üzerine saldırttı. Bu dokuz köpeği daha yavruyken Napolyon yanına almış ve kendi koruması olarak yetiştirmişti. Snowball çiftlikten kaçarak canını zor kurtardı. Kürsüye çıkan Napolyon kurulun bir daha tartışma için değil sadece emirleri iletmek için toplanacağını söyledi. İtiraz edecek olan hayvanlar köpeklerin kendilerine hırlamasıyla korkup sustular. Koyunlar Napolyon ne derse desin “iki ayak kötü dört ayak iyi” diyerek destekliyor başka da bir şey bilmiyorlardır. Ancak kalabalık ve gürültücü oluşları herhangi bir muhalif ses çıktığında bu sloganı atarak bastırmalarına yarıyordu. Squelar düzenli olarak eskisine göre ne kadar iyi durumda olduklarını istatistik veriler ile hayvanlara anlatmaktaydı. Eskiden haftada bir elma yiyorlarsa artık bu sayı bir buçuk olmuştur. Hayvanlar ise eski hallerini tam olarak hatırlayamadıkları için anlatılanları doğru kabul ediyorlardı. Bir tek eşek Benjamin hiçbir şeyin değişmediğini söylüyordu. Napolyon ve diğer domuzlar çiftlik evine yerleşip yataklarda yatmaya ve evde buldukları içkileri içmeye başladılar. Kararlarına karşı çıkan hayvanları ise köpeklere boğdurdular. Daha önce kavgalı olunan yan çiftlik sahipleri ile de alışverişe başladılar. Çiftlikte her geçen gün hayvanlar daha zor şartlar altında daha az yiyecek ile çalışırken domuzlar kilo alıp duruyorlardı. Yapılanların yedi emire aykırı olduğu söylendiğinde bir de baktılar ki yedi emir değişmiş. Örneğin bir hayvan köpekler tarafından öldürüldüğünde yedi emirde hiçbir hayvan başka bir hayvanı sebepsiz yere öldürmeyecek yazdığını gördüler. Hafızaları iyi olmayan ve her şeyi çabucak unutan hayvanlar kendilerinin yanlış hatırladıklarını düşündüler. Kitapta en önemli karakter Boxer adlı attır. Bu at her zaman çok çalışır ve bir sorun çıktığında “daha fazla çalışmalıyım” der. Çiftlikteki tüm işlerin büyük bölümünü bu at üstlenir ve çok güçlü bir attır. Ancak muhakeme yeteneğinden yoksundur. Kafasına yatmayan bir olayla karşılaştığında Napolyon’un sözlerine bakar ve kendi aleyhine bir durum bile olsa “Napolyon yoldaş her zaman haklıdır” der. Bu çok çalışmanın sonucu bir gün yorgun düşüp yere yığıldığında ise Napolyon onu at kasabına satarak köpek yemi yapar. Kitabın son sahnesinde çiftlik evinde insanlar ve domuzlar eğlenip yeni anlaşmalar yaparken hayvanlar onları dışarıdan seyreder ve bir süre sonra içeridekilerin yüzlerine baktıklarında kim domuz kim insan ayırt edemezler. İnceleme Eser temelde domuz Napolyon üzerinden bir Stalin eleştirisidir. Ayrıca hayvanların hafızasız oluşları ve her denilene inanmalarıyla toplumu da eleştirmektedir. Kitaptaki Beylik Çiftlik Çarlık Rusya’sını temsil etmektedir. İngiltere ise dünyayı temsil eder. Çiftliğin başındaki Bay Jones ise son çar II. Nikolay’ı anlatır. II. Nikolay ülkesi sorunlarına yeterince ilgi göstermemiş lüks ve içki içinde hayatını sürdürmüştür. Rusya’da yaşanan bir kıtlık dönemi ise devrime yol açmıştır. Kitapta da gerçeğe paralel olarak devrim hayvanların yeminin verilmemesi sonrasında doğmuştur. Yani ideolojik sebeplerle değil kıtlıktan dolayıdır. Hikayenin başında geçen ve ilk devrim fikrini hayvanlara aşıladıktan sonra ölen Koca Reis adlı domuz da tahmin edileceği üzere Karl Marks’ı temsil etmektedir. Snowball ise Kızıl Ordu’yu kuran Troçki’nin romandaki karşılığıdır. Snowball gibi Troçki’de devrimden sonra kaçmak zorunda kalmıştır. Sürekli yalan haber ve istatistikler ile hayvanları kandırarak domuzları haklı gösteren Squaerlar ise medyanın gücünü temsil eder. Hayvanlar onun her dediğine bir şekilde inanırlar. Sovyet Rusya’nın günlük gazetesi Pravda’nın romandaki karşılığıdır. Boxer isimli at ise asıl üretimi yapan emeğini ortaya koyan işçileri temsil eder. Çiftlikteki en güçlü hayvan Boxer’dır. İstese hem köpekleri hem domuzları ortadan kaldırabilir. Ancak kendi gücünün farkında değildir ve otoriteye itaat etmek gibi bir alışkanlığı vardır. Siyasal ve Yönetsel Yapı Kitabın başında insanların hayvanlar üzerinde mutlak iktidar sahibi olduğu bir yapı vardır. Hayvanlar bu yapıyı düşünmemektedir. Koca Reis’in rüyasını anlattığı gün hayvanlar sömürüldüklerinin farkına varırlar. Ancak kimi hayvan ölümden sonra cennete inandığı için bu dünyanın bir sınav olduğu görüşündedir. Bazıları insanları efendileri olarak görür, tüm ahır ve yemlerin insanlara ait olduğunu, insanların merhametlerinden dolayı kendilerine yem verip baktığını söylerler. Hayvanların devrimi gerçekleştirmesi ile Snowball’un kaçması arasındaki bölümde ise hayvanlar kendi kendilerini yönetmektedirler. Katılımcı bir yönetim anlayışı ile tüm hayvanların fikirlerini sunup ortak karar alınabileceği bir yapıya geçiliyor. Ancak hayvanların bilinçsiz ve hafızasız oluşu bu yapıyı diktatörleşmeye açık hale getiriyor. Sonunda insanlar zamanından daha ağır şartlarda yaşamak zorunda kalıyorlar. Kitapta yönetim şekli ne olursa olsun kendi gücünün bilincinde olmayan bir halk her zaman sömürülür fikri işleniyor. Kitabın ilk bölümü kapitalist sistemi ikinci bölümü sosyalist devrimi ve son bölümü ise sosyalist baskı devrini anlatmaktadır. Toplumsal ve Ekonomik Yapı Kitapta insanlar ve hayvanlar olmak üzere iki ayrı yapı vardır. İnsanlar çiftlik sahipleri ve çiftlikte çalışanlar olmak üzere iki sınıftan meydana gelen bir toplumsal yapıda yaşamaktadırlar. Ayrıca kırsal kesimde çiftlikte üretilen malların satışı üzerinden bir pazar ekonomisi olduğu söylenebilir. İlk zamanda hayvanların hepsi insan boyunduruğunda çiftliklerde yaşamaktadırlar. Devrim sonrasında insan boyunduruğundan kurtulan hayvanlar eşitlikçi bir toplumsal yapıya geçmeye çalışmışlardır. Bu zamanlarda çiftlikte geçimlik üretim yapılarak pazara herhangi bir satış yapılmamaktadır. Kapalı bir ekonomik yapı izlenmekte artı üretim gene çiftlik hayvanları arasında eşit olarak dağıtılacağı bir sistemin kurulması hedeflenmiştir. Ancak daha ilk günden hayvanların ürettiği artı değer domuzlar tarafından ele geçirilmiş ve domuzların bu emek sömürücülüğü gün geçtikçe artarak en sonunda insanların ki ile aynı düzeye varmıştır. Ayrıca domuzlar bir süre sonra dışa kapalı ekonomik yapıdan vazgeçerek çevre çiftlikler ile alışverişe başlamış bu alışverişin kaynağı olarak da çiftlikte hayvanların ürettiği geçimlik tahıllar olmuştur. Tekrar meta üretimine dönen çiftlikte hayvanların yaşam standartları gittikçe düşmüştür. Mekansal ve Ekolojik Yapı Kitap İngiltere’de bir çiftlikte geçer. Çiftlik bir kasaba yakınlarında ve etrafında komşu çiftlikler ile beraber bulunmaktadır. Kırsal bir ortamdır. Kent sadece içki içilecek yerlerin bulunduğu bir yer olarak çok az geçmektedir. Ekolojik yapı ise doğal bir ekoloji değil insan eliyle oluşturulmuş çiftlik ekolojisidir. Burada hayvan ve bitkiler insanlara gelir sağlamak amacı ile yetiştirilmekte ve meta olarak görülmektedirler. Çiftlikte çiftlik sahibinin kaldığı bir ev ve ahırların bulunduğu bir bölüm vardır. Çiftliğin etrafı ise çitlerle çevrilidir. Kitap kırsal bir karşı ütopya olarak geçmektedir. Hayvanların çiftliği ele geçirerek ütopik bir düzen kurması ile başlayan kitap git gide distopyaya dönüşür. Kitap günümüzde halen güncelliğini korumaktadır. Birçok yönetim mevcut durumu değiştirecekleri vaadi ile iktidara gelip daha sonra git gide ilk eleştirdikleri şeye dönüşürler. İktidarlarını kaybetmemek içinse her türlü yolu denerler. Polis ve medya gücünü kullanmaktan çekinmez, yargıyı bertaraf ederler. Dün söylediklerinin tam tersini bugün söyleyebilirler. Madalya verdikleri ertesi gün vatan haini ilan etmekten çekinmezler. Halk ise hafızasız olduğu için tüm denilenlere inanır. Aykırı çıkan birkaç ses koyunların bağırtıları arasında susturulur devam ederlerse köpeklere yem olur. Muhalif seslere hiç tahammülleri yoktur. Git gide kendileri ve yakın çevreleri zenginleşir halk ise fakirleşir. Yararlanılan Kaynaklar Orwell, G. 2007. Hayvan Çiftliği 1. Baskı b.. C. Üster, Çev. Can Sanat Yayınları. Wikipedia. tarih yok. George Orwell. Haziran 14, 2018 tarihinde Wikipedia adresinden alındı Hayvan Çiftliği, muhteşem ince ayrıntılarıyla dönemin eleştirisi adına yazılmış bir kitaptır. Peki ya hangi dönem? 1917 Sovyet Devrimini ve Sovyetler Birliği’yle beraber Stalin yönetimini… Kitapta olan her simge, gerçek hayatta vücut bulmuş bir sistem, kişi ve olaydır. Kitapta bir çiftlikten bahseder; Beylik Çiftliği. Beylik çiftliğindeki hayvanlar az bir yiyeceğe gün boyu çalışırlar. Bu dönemin ve hala günümüzde de etkisi olan makineleşme ile birlikte doğan işçilerin neredeyse yok paraya günde 18 saat çalışmalarına işaret eder. Çok az yemeğe çalışan hayvanların en yaşlısı domuz Koca Reis, tüm hayvanları ahıra toplar ve gördüğü rüyadan onlara bahseder. Rüyasında İngiltere’nin tüm hayvanları, insanların olmadığı bir toplumda yeşil kırlarda gönüllerince koşup, oynarlar ve tüm emek ve ürünleri sadece onlara aittir. Koca Reis,böyle bir dünyada yaşamanın mümkün olduğunu ve ayaklanmaları gerektiğini söyler. Bir zamanlar hayvanlar arasında söylenilen şarkıyı; İngiltere’nin Hayvanları şarkısını söylemeye başlarlar. Bu şarkıyı söyledikçe içlerindeki coşku artar ve ayaklanmaya başlarlar. Bu ise milli marşların psikolojimizi nasıl etkilediğine değinen bir yöndür. Marşsız bir ülke,ayaklanma yoktur; çünkü toplulukları coşkulandırmada çok etkilidir. Bu olaydan birkaç gün sonra Koca Reis ölür. Buradaki Koca Reis, işçilerin sömürülmesinin haksızlığını sürekli vurgulayan Karl Marx’dan başkası değildir. Koca Reis öldükten birkaç gün sonra çiftlikteki hayvanları beslemeyi unuturlar ve çiftlik hayvanları kapıyı kırarak yemek yemeye başlaması üzerine kırbaçlanırlar ve daha fazla dayanamayan hayvanlar ayaklanıp, çiftlikteki insanlara saldırırlar. İnsanları kaçıran hayvanlar artık koskoca çiftliğin sahibidir. Çiftliğin ismi Beylik Çiftlik olmaktan çıkmış,artık Hayvan Çiftliği’dir. Hayvan Çiftliği’nde insana dair ne varsa yakılır,yıkılır yalnızca ev müze olarak bırakılır. Artık herkes eşit bir şekilde yiyecek,eşit bir şekilde çalışacaktır. Artık herkes eşittir. Hayvanların en zekisi olarak nitelendirilen domuzlar, liderlik vasfını hemen üzerlerine alırlar. Domuzlardan iki tanesi diğerleri arasında dikkat çekmektedir Snowball ve Napoleon. İktidara geçmek için mücadele eden bu iki domuzu Sovyet Devriminin liderlerinden Stalin ve Troçki’yle özdeşleştirmek mümkündür. Domuzların haricinde başka hayvanlar da vardır ve bu hayvanlar arasında oluşacak bir statü de vardır. Her hayvan türü toplumda belli bir kesimi temsil etmektedir. Atlar çok çalışkanlardır ve her denileni sorgulamadan kabul edip yalnızca çalışırlar,bu atlar dönemin işçilerini yani proleterya sınıfını temsil ederler. Öldükten sonra çok güzel yerlere gidileceğine dair sürekli öyküler anlatan, bir ajan ve çok akıllı bir konuşmacı olan Morses adlı karga ise kiliseyi ya da dini temsil eder. Hayvanlar ondan nefret eder çünkü hiç çalışmaz ve sadece öykü anlatır. Hayvanlardan bazıları ona inanır ve domuzların, diğer hayvanların ona kanmaması için çok uğraşması gerekmiştir. Yaşlı Benjamin adlı eşek ise,uzun ömürlü bir eskisinden daha iyi veya daha kötü olamayacağını hiçbir değişimin düzeni değiştiremeyeceğini söyler durur. Bu yönüyle toplumdaki yaşlı kesimi temsil eder. Diğer bir karakter ise Mollie;önemi, yeni çiftlik düzenine muhalif olmasından kaynaklanmakta. Muhalifliği politik olmasından ileri gelmez Derdi daha iyi bir hayat yaşayabilmek, şeker yiyebilmek vs. orta-sınıf ideolojisine sahip beyaz yakalı işçileri temsil eder. Eskisi gibi şekerini alamayacaktır, çünkü artık işçiler arasında eşitlik vardır. Lider domuzun dışındaki domuzlar ise sürekli lideri desteklemeleri yalnızca kendi sınıfının çıkarlarını korumaları nedeniyle bürokrasiyi temsil eder. Koyunlar ise akılsızdır ve lider domuz ne derse onu yaparlar,bu yönüyle partileri ve hükümeti sorgulamadan körü körüne takip eden toplumdaki bazı kesimleri temsil eder. Köpeklere gelecek olursak; başkaldıran herkese saldırırlar, liderler köpeklerle diğer hayvanları korkutarak istediklerini yaptırırlar bu yönüyle tahmin edilmesi çok da zor olmayan askerlerin veya ceza sisteminin hukuk kitaptaki sembölüdürler. Bunun yanı sıra belli bir dönemi eleştirdiğinden Stalin’in korumaları olarak da olarak ise güvercinler,dışarıdaki haberleri getirip götürmekle görevli olduğundan Sovyet dışı propagandaları temsil ederler. Ve hep beraber marşları olduğu gibi yasalar da belirlemelilerdir aralarında 7 ilke belirlerler ve çiftliğin duvarına yazarlar. İki ayak üstünde yürüyen herkesi düşman bileceksin. Dört üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak. Hiçbir hayvan içki içmeyecek. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek. Bütün hayvanlar eşittir. Snowball ve Napeleon önderliğinde hayvan çiftliğinde her şey yolunda, hayvanların istediği bir şekilde ilerlemektedir. Hayvanlar yalnızca kendileri için çalıştıkları için mutlulardır. Snowball ve Napoleon iki zıt karakterdir. Snowball yenilikçi, hayvanlara bir şeyler öğretmeye çalışan, çiftliğin daha verimli olması için okuyan araştıran bir domuzdur. Çiftlik için yararlı olacak bir yel değirmeni projesi vardır. Napoleon ise diğer hayvanların hakların yemekte ve çiftliğin sahibi olmak istemektedir. Devrimden sonra çok becerikli olmayan ama güç kullanmaktan da çekinmeyen Napoleon ile çiftliğin ve hayvanların daha verimli olması için araştıran parlak zekalı Snowball arasında fikir ayrılıkları çıkar. Napoleon yönetimi ele geçirmek için, yavru köpekleri kendine hizmet eden vahşi köpekler haline getirir. İlerleyen zamanlarda bu vahşi köpekler sayesinde Snowball’ı liderlikten atıyor ve hain ilan ediyor. Napoleon tamamen kendi liderliğinde çiftliği idare etmeye başlıyor. Kendine ayrıcalıklar tanımaya başlıyor,karşı çıkan herkesi vahşi köpeklerle korkutuyor. En başlarda yasak olan her şeyi,kendisi ve diğer domuzlara özgür ilan bir müddet sonra yatakta uyumaya, içki içmeye, kıyafet giymeye, dış dünyayla ticaret ilişkisine girmeye, iki ayak üzerinde yürümeye ve hayvan öldürmeye başlıyorlar. Öncelerinde evi müze olarak kullanırlarken domuzlar bir süre sonra o evin içinde kalmaya başlıyor,hayvanları çok az bir paraya çalıştırıyor. Hayvanlar eski ilkeleri hatırlayacak olduklarında onları yalanlıyorlar. Herhangi bir hayvan bütün hayvanlar eşittir ilkesini hatırlayacak olsa domuzlar onu düzeltiyor;bütün hayvanlar eşittir bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir. Ve ilkeler domuzların isteğine göre tamamen değiştiriliyor ve diğer hayvanlar da eski ilkeleri yanlış hatırladığını hatırlayanlar olsa bile korkudan sesini çıkaramıyorlar. Dört ayak iyidir, iki ayak daha iyidir. Hiçbir hayvan sebepsiz yere öldürülemez. Hiçbir hayvan çarşaflı yataklarda uyuyamaz. Bütün hayvanlar eşittir, bazıları daha eşittir. Domuzlar insanlaşıyor,hayvanların yeni efendileri haline geliyor,insanlarla arkadaş olup yemek yiyip, içki yeni efendileri domuzlar ve insanlar Mr. Jones’ın evinde-başta müze olarak kalması gerektiği düşünülen ev- şölen masasında toplanırlar, kağıt oynayıp içki içerler. Bay Pilkington kadehini zafere kaldırır ve “Siz aşağı kesimlerden hayvanlarınızla uğraşmak zorundasınız; biz de bizim aşağı sınıflarımızla uğraşmak zorundayız!” Çiftlikteki hayvanlar evin camından içeriyi izlemektedirler, artık insanlarla domuzlar birbirinden ayırt edilememektedir… Kitap, komünizmin yanıltıcılığına dem vuruyor. Komünizm; herkesin eşit haklarda yaşaması gerektiğini öne sürer fakat bu ütopiktir. Herkesin eşit olması için verilen ayaklanma, bazılarının daha eşit olmasıyla her zaman her zaman sömüren ve sömürülen, ezen ve ezilen siyah ve beyaz gibi ayrışmaz olarak ilerlemiştir. Tarihte gerçekleşen bütün devrimler hayal kırıklığıyla sonuçlanmış, başlangıçtaki düzenden farklı bir düzen sunmamışlardır. Ezilen ve ezen değişse de bu düzen son bulmayacaktır. Kitapta da gösterildiği gibi dönemin Rusya’sında Çar II. Nicolas’dan bıkan halk, çareyi Lenin ve komünist fikirlerinde bulmuşlardır fakat değişen tek şey lider olmuştur. Toplumsal düzenin özeti şu cümledir; Bütün hayvanlar eşittir,bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir. Bu sayfada hayvan çiftliği kitabı özeti, hayvan çiftliği kitabı özeti, hayvan çiftliği kitabı özet kısa, hayvan çiftliği kitabı özeti kısa, hayvan çiftliği romanı özeti, hayvan çiftliği özet george orwell bulunmaktadır. Kitabın Özeti Roman İngiltere’de bir çiftlikte yaşayan hayvanların verdi,kleri özgürlük mücadelesini anlatmaktadır. Çiftlik sahibi Bay Jones hayvanları bir köle gibi kullanmaktadır. Yaşlı domuz Koca Reis, bu haksızlığa karşı çıkmak için tüm hayvanları toplamış ve devrimi planlamıştır. Tüm hayvanlar köle gibi yaşamaktan bıktıklarını ve gördükleri kötü muamelelerden kurtulmak istediklerini söylerler. Koca Reis hayvanlara İngiltere’nin Hayvanları şiirini ezberletir. Koca Reis gizli toplantıdan üç gün sonra ölür. Hayvanlar Bay Jones’un yem saatlerini unuttuğu bir günde plansız bir şekilde açlığında etkisiyle isyan eder ve çiftliği ele geçirirler. Domuzlar çiftliğin en zeki hayvanlarıdır ve diğerlerine önderlik yapmaya başlarlar. Çiftliğin adını Hayvan Çiftliği olarak değiştirirler. Devrimle birlikte iki domuz öne çıkar Nopolyon ve Snowball. Napolyon iri yarı, iyi konuşamayan ancak otorite sahibi; Snowball ise etkili konuşan, parlak zekâya sahip bir hayvandır. Çiftlikteki tüm kamçılar, gemler, burun halkaları, zincirler yok edilir. Okuma ve yazmayı öğrenen domuzlar yedi emiri ahırın duvarına yazarlar. 1. İki ayak üzerinde yürüyen herkes düşmandır. 2. Dört ayaküstünde yürüyen ya da kanatları olan herkes dosttur. 3. Hiç bir hayvan giysi giymeyecek; 4. Yatakta yatmayacak; 5. İçki içmeyecek; 6. Hiç bir hayvan bir diğerini öldürmeyecek; 7. Bütün hayvanlar eşittir. Tüm bu kararları benimseyen hayvanlar için asıl mücadele şimdi başlamıştır. Snowball okumayı öğrenmiş ve elektrik üretimi için bir yel değirmeni planlamıştır. Napolyon ise buna karşı çıkmıştır. Snowball köpekler tarafından çiftlikten sürülmüştür. Tüm hayvanlar canla başla çalışmaktadır. Ama domuzlar her geçen gün ayrıcalıklı haklar elde etmeye ve diğer hayvanları sömürmeye başlamıştır. Domuzlardan korkan hayvanlar her şeye razı olmaktadır. Napolyon diğer hayvanları yel değirmeninin kendi fikri olduğuna ikna etmiş ve onları inşaatta çalıştırmaya başlamıştır. Domuzlar çiftlikteki evi kullanmakta ve yedi emiri çiğnemektedirler. Kış başlayınca kıtlık baş gösteriyor ve hayvanların açlıktan ölümleri başlıyor. Hayvanlar dışarıdaki çiftliklerin bu haberi duymaması için elinden geleni yapıyor. Sonunda bu durumdan kurtulmak için domuzlar, tavuk yumurtalarını bir tüccar yardımıyla dışarda satmaya karar verir. Gün geçtikçe ahırın duvarında yazan ilkeler değişmeye başlıyor. “Hiçbir hayvan diğerini öldürmeyecek” ilkesi “bir sebep olmadıkça hiçbir hayvan diğerini öldürmeyecek” olarak değişiyor ve hayvanlar daha önce yanlış okuduklarını düşünüp durumu kabulleniyor. Olayların sonunda domuzlar arpaların hepsini kendilerine tahsis ediyor ve hayvanlar ahırın duvarına koşuyor. Duvardaki yazıların tümü silinmiş , sadece şöyle yazıyor “Bütün hayvanlar eşittir. Fakat bazı hayvanlar ötekilerden daha fazla eşittir. “ Hayvan Çiftliği kitabı ile ilgili bilgiler Kitabın adı Hayvan Çiftliği Hayvan Çiftliği Kitabın yazarı George ORWELL Hayvan Çiftliği Kitabın Yayınevi Can Hayvan Çiftliği Kitabının ana fikri Özgürlük akıllıca kullanıldığında ve adilce yönetildiğinde sürdürülebilirdir. Hayvan Çiftliği kitabı karakterleri Bay Jones insan, Koca Reis domuz, Napeleon domuz, Snowballdomuz, Boxeraraba beygiri, BenjaminEşek, Moses ve diğer hayvanlar. Hayvan Çiftliği Kitabının Konusu Yaşlı ve bilge bir domuz İngiltere’de bir çiftlikteki hayvanların özgürlüklerini elde etmeleri için isyan ateşini yakar. Ama işler sanıldığı gibi gitmemiştir. Yaşlı domuz ölmüş kalan domuzlar ise çiftlikte oluşan özgürlük ortamını kendi çıkarlarına kullanmanın bir yolunu bulmuştur. Bu yazıda Hayvan Çiftliği kitap özeti, George ORWELL Hayvan Çiftliği kitap özeti, hayvan çiftliği kısa özet, George ORWELL Hayvan Çiftliği kısa özet, hayvan çiftliği uzun özet, george orwell hayvan çiftliği özet, Ortaokul öğrencilerinin okuyabileceği kitap özetleri, Ortaokul öğrencilerinin okuması gereken bir kitap özeti, 5678. Sınıf Ortaokul öğrencilerinin okuyabileceği kitap özetleri, 5678. Sınıf Ortaokul öğrencilerinin okuması gereken bir kitap özeti bulunur. Yazar George Orwell Yayınevi Can Yayınları Kitap Türü Yabancı Romanlar Yıl 2001 Sayfa Sayısı 160 Okunma Sayısı 1270 Hayvan Çiftliği Kitap Özeti Asıl adı Eric Arthur Blair olan İngiliz yazar George Orwell’ın siyasi hiciv tarzındaki kısa öyküsü Hayvan Çiftliği 1945 yılında yayımlanmıştır. Eser, alegorik açıdan zengin bir eserdir ve Sovyetler Birliği, Nazi Almanyası gibi totaliter rejimleri mizahî bir dille eleştirmektedir. Hayvan Çiftliği, özet olarak Stalinizmi yerden yere vururken Sovyetler’in kuruluşundan bu yana gerçekleşen olayları hicveder. Hayvan Çiftliği eserinde adı geçen karakterlerin büyük bir kısmı domuz, kuzgun, köpek gibi hayvanlardır ve bu hayvanlar Stalin, Lenin, Marx gibi tarihî kişilerin alegorisi niteliğindedir. Kitabın ilk çevirisi saygıdeğer Halide Edip Adıvar tarafından tercüme edilmiştir. Kitabın günümüzdeki baskısı Celal Üster’in çevirisi ve Can Yayınları’nın özenli çalışmasıyla okuyuculara sunulmaktadır. Kitabın 2016 Türkçe baskısındaki kapak tasarımı değerli sanatçı Utku Lomlu’ya aittir. George Orwell Hayvan Çiftliği kitabı, yıllardır olduğu gibi bugün de pek çok okulda okutulmaktadır. Kitap, sürükleyici ve mizahi diliyle okurları büyülemeye devam etmektedir. Romanın 1954 ve 1999 yıllarında çizgi film versiyonları gösterime girmiştir. Roman, ayrıca İngiliz Progresif Rock grubu Pink Floyd’un 1977 tarihli “Animals” adlı albümünün konseptine ilham kaynağı olmuştur. Hayvan Çiftliği Kitabının Konusu Nedir?  Benim kudretimin ulaştığı yere onların hayalleri bile ulaşamaz. Sultan Mehmet Hayvan Çiftliği Kitap İncelemeleri Hayvan Çiftliği kitabı George Orwell isimli yazarın en popüler kitaplarından birisidir. 160 sayfaya sahip olan bu kitap okurlarının karşısına birbirinden ilginç konularla çıkıyor. 2001 yılında Can Yayınları tarafından basıma girmiştir. Kitap şimdiye kadar 1270 kişi tarafından okunmuştur. Bu kitaba ait yorumlarınızı yaparak kitabın bilinirlik oranını artmasına yardımcı olabilirsiniz. HAYVAN ÇİFTLİĞİ kitabının uzun özeti HAYVAN ÇİFTLİĞİ KİTAPI İLE İLGİLİ BİLGİLERKİTABIN YAZARI GEORGE ORWELL YAYIMLANDIĞI YIL 1945KİTAP SAYFA SAYISI 152 KİTAP TÜRÜYABANCI ROMANKARAKTER ANALİZLERİ İÇİN TIKLAYINIZ HAYVAN ÇİFTLİĞİ KİTABININ ÖZETİ Selam dostlar bugün de sizler için Hayvan Çiftliğ kitabının uzun özetini okumalarGeorge Orwell’ın mükemmel anlatımı ile var olan bu romanı, gerçek kişilikleri açıkça belirtmese de keskin zekâsıyla aslında gayette açık bir kitap olmuştur. Her ne kadar hayvanlar üzerinden kurgulanmış bir hikâye olsa da politikanın gerçek yüzünü, iktidar mücadelesini korkusuzca ortaya dökmüştür. Başkahraman olarak Napoleon adlı domuzu yerden yere vururken gerçekte bahsettiği kişinin Stalin olduğu kabul Bay jones’u devirerek devrim yaptıkları çiftlik hikâyesi, birçok ülkede sansüre uğramış, İngiltere ve Amerika’ da engellenmeye çalışılmış ve bazı bölümlerde cümle değişikliğine uğratılmış olmasına rağmen yine de içeriğinden, gerçek anlatmak istediğinden uzaklaştırılamamıştır. Bu yönüyle Orwell’ın en iyi yapıtlarından biri olarak kabul Jones Beylik Çiftliği’nin sahibidir. Yine çok sarhoş olduğu bir gece yatmaya gittikten sonra Koca Reis dedikleri domuz bir rüya gördüğünü ve onu anlatmak istediğini söyler. Çağrısı üzerine Bluebell, Jessie, Pincher adlı köpekler, diğer domuzlar, tavuklar, güvercinler, Boxer ve Clover adlı iki araba atı, beyaz keçi Muriel, Benjamin adlı eşek ve diğer tüm hayvanlar toplanır. Koca Reis konuşmasında, yaşadıkları hayatın yoksulluk, açlık, sabahtan akşama koşturmaca içinde geçtiğini söyler. Sefillik ve kölelikten ibaret olan hayatlarına dikkat çeker. İngiltere’de hiçbir hayvanın özgür olmadığını ve insanların üretmeden tüketen tek yaratık olduğunu anlatır. Asıl meseleye gelir “Bu sefilliğe neden boyun eğelim?” Ve tek sorunlarının insan olduğu kararına varmalarını sağlar. Tek gerçek düşmanları vardır İnsan!Koca Reis sonunda gördüğü düşü açıklar. İnsanın ortadan kalktıktan sonra yeryüzünün nasıl bir yer olacağını görmüştür. Bir de İngiltere’nin Hayvanları adlı bir şarkının ezgisini duymuştur. Şarkı hayvanların içine müthiş bir coşku salar ve hep birlikte söylerken tüm çiftlik inler. Ne yazık ki gürültüye Bay Jones uyanır tüfeğini kaptığı gibi karanlığa saçmalar yağdırır ve çok geçmeden tüm çiftlik uykuya gün sonra Koca Reis uykusunda ölür ve yaptığı konuşma diğer hayvanlarda yeni bir çığır açmıştır. Hayvanların en zekileri olarak bilinen domuzların ve onlardan da en yeteneklileri olan Snowball ve Napoleon’a eğitme ve örgütlenme işi verilmiştir. Yoğun toplantılar sonucu ayaklanmaya karar vermişler ve bir gün Bay Jones’un hepsini aç bırakması ve birkaç işçinin hayvanları kırbaçlaması sonucunda isyana geçerler. Ayaklanma başarıyla sonuçlanmış, Jones çiftlikten kovulmuştur. Artık Çiftliğin adı Hayvan Çiftliği üç aylık çalışmalar sonucunda hayvancılığın temel ilkelerini belirlemiş ve yedi emir altında toplamışlardır. Tüm hayvanlar bu kuralları kabul zaman analarından emdikleri süt burunlarından gelir. Aletler hayvanlara göre uygun değildir o yüzden büyük zorluk çekerler. Sadece zeki domuzlar her işin üstesinden gelmesini başarmışlardır. Çünkü doğrudan çalışmıyor öbürlerini yönetmek ve denetlemekle meşguldürler. Ekinlerin biçilip toplanmasında tüm hayvanlar çalışıyorlardı. Sadece kısrak Mollie sabahları erken kalkamıyor, yaşlı eşek Benjaminde uyuşuk ve dik kafalılığını sürdürüyor ve kedi bir iş çıktığında genelde ortadan kayboluyordu. Snowball’un yaptığı resmi bayrakları her Pazar göndere çekiliyor böylece tüm hayvanlar toplantı denilen genel kurula katılıyorlardı. Bir sonraki haftanın işleri konuşulurken kararlar tartışılıyordu. Toplantıların en ateşli konuşmacaları Snowball ve Napoleon’du. Ötekilere gerekli açıklamaları yapmak için Squealer adlı domuz bitenleri yaz sonunda bütün ülke duymuştu. Diğer komşu çiftliklerin hayvanlarına ulaşılıp ayaklanmanın öyküsü anlatılıyor ve İngiltere’nin Hayvanları şarkısı öğretiliyordu. Öteki çiftçiler ise Jones’un uğradığı talihsizlikten nasıl yararlanacaklarını düşünüyorlardı. Komşu çiftliklerden olan Foxwood’un sahibi Bay Pilkington ile Pinchfield Çiftliği’nin sahibi Bay Frederick de birbirleri ile hiç geçinemiyorlardı. Napoleon ilerleyen zamanda her ikisinden de faydalanmayı başarmıştı. Bir gün Jones, adamları ve bu çiftlik sahipleri Jones’un çiftliğini geri almak için baskın yaptılar ve aralarında müthiş kanlı bir savaş çıktı. Sonucunda zafer Snowball ve Napoleon arasında anlaşmazlıklar çıksa da yönetim hep zeki olan domuzlardaydı. Snowball’in fikriyle yel değirmeni yapmaya karar verildi böylece işleri kolaylaşacak sadece üç gün çalışacaklardı. Napoleon buna karşı çıkmıştı ve köpeklerini saldırtarak Snowball’un kaçmasına sebep oldu. Yaptığı bu taktikle başa sadece o geçti ve yel değirmeni çalışmasını bir yıl köle gibi çalışmışlardı ama her şey gelecekleri içindi. Napoleon zamanla çiftlikte kuralları değiştiriyordu ve her konuşmasıyla çiftlik hayvanlarını ikna edip kendine bağlıyor ve hayran bırakıyordu. Ne var ki domuzlar yavaş yavaş Jones’un evine yerleşip diğer hayvanlara göre daha lüx yaşama geçmişlerdi. Diğerleri kendi aralarında itiraz edecek olsa da domuzların mutlaka bir açıklaması vardı. Öyle ki artık diğer hayvanlar, Napoleon’ un çiftlik evinin bahçesinde piposuyla dolaşmasına, Bay ve Bayan Jones’un kıyafetlerini giyinip hem şaşaalı hem eğlenceli bir hayat yaşamalarına akşam çiftliğe gelen çiftçiler her şeye özellikle yel değirmenine hayran kalmışlardı. Akşamleyin kahkahalar şarkılar yükselirken diğer hayvanlar evin bahçesinden gizlice izlemeye başladılar. İlk kez hayvanlar ve insanlar eşit koşullara gelmişti. Bay Pilkington masada esprisini patlattı “Sizler aşağı kesimlerden hayvanlarınızla uğraşmak zorundaysanız bizlerde bizim aşağı sınıflardan insanlarımızla uğraşmak zorundayız.” Espri masayı kahkahaya boğmuştu ve bardaklar Hayvan Çiftliği’nin şerefine kalktı. Napoleon’un yönetmekten onur duyduğu bu çiftlik bir kooperatif kadar çiftlikteki hayvanlar arasında birbirlerine “yoldaş” demek salakça bir alışkanlıktı. Bu alışkanlığa son verilecekti. Bayrakları artık tek renk olacaktı ve çiftlik yeniden Beylik Çiftlik adıyla bilinecekti. Gecenin sonunda evde büyük bir patırtı kopmuştu. Oynadıkları kağıt oyununda Napoleon ve Bay Pilkington’ın aynı elinde maça ası çıkmıştı. Diğer hayvanlar için artık tek bir görüş vardı Domuzların yüzlerine bir de insanların yüzlerine baktılar ama onları birbirinden ayırt bugün de bir özet son çiftliği kitabının uzun özeti bitti. ARKA KAPAĞINDAKİ BİLGİLER

hayvan çiftliği kitap özeti uzun