yenve yaşam becerisinin oluşmasında çocuk için güce dönüşen değerlerdir. Sizlerin de bildiği gibi çocuklar sorumluluk duy-gusuna sahip olarak dünyaya gelmezler. Bu duygu-yu ve sınır koyma becerisini zamanla ve en çok da ebeveynlerinin tutum ve yaklaşımları ile öğrenirler. Çocuklarve Sınırlar. Sınırlar çocuğa pek çok açıdan farkındalık kazandırır. Sınırlar ve kurallar sayesinde çocuk etrafındaki çevreye uyum sağlamayı öğrenir. Böylece çocuğun hareket sınırları çizilmiş olur. Doğruyu ve yanlışı ayırt etmeyi, bireysel ve toplumsal kuralları öğrenirler. Yaşa ve gelişime göre sınır koymamak: 2 yaşında bir çocuğa koltuklarda yürümeme gibi bir sınır koyarsanız bu sizin onun gelişimine göre bir sınır koymadığınızı gösterir. 2 Öğrenmesüreci doğumla beraber başlar. Dolayısıyla kural ve sınırlar bu dönemden itibaren öğretilebilir. Bebeğinizi hep aynı yerde emzirir, altını belli bir yerde değiştirir, banyosunu belli saatlerde yaptırırsanız çocuğa zaman ve mekân kavramları ile ilgili ufak mesajlar vermeye başlayabilirsiniz. Terazininkefelerinin birinde çocuğu koruma-kollama, diğerinde bağımsızlık ve çocuğa özgüven kazandırma var. Arada da çocuğa kurallar koyan, sınırlar çizen anne-baba. Disiplin adına çocuğa uygulana kurallarda “yapma” şeklindeki engellemelerde ve yasaklarda anne-baba abartılı davranmamalıdır. Aşırı koruma ve Vay Nhanh Fast Money. Ebeveynlerin bir kural ve beklentiyi öğretebilmek için kullandıkları sürece “sınır koyma” denir. Sınır koyma aynı zamanda çocuğa bakan kişinin, çocukla aralarındaki güvenli ilişkiye zarar vermeden, çocuğun davranışlarını kısıtlamasıdır. Burada aradaki güvenli ilişkiyi koruma çabası oldukça önemlidir. Çünkü eğer çocuğa bakan kişi ile çocuk arasında güvenli ve yakın bir ilişki yoksa “sınır koyma” davranışının etkili olması da beklenemez. Sınır koymak çocuğa bir durumu dikte etmek, emir vermek ya da tehdit etmek değildir. Sözlerimiz ve davranışlarımız tutarlı olmadıktan sonra neyi nasıl söylersek söyleyelim çocuk doğru mesajları alma-yacaktır. Örneğin, ”Oynamadan önce odanı temizle.” Dediğimizde sözlerimiz davranışlarımızla uyuş-muyorsa ve çocuk, odasını temizlemeden oyuna gidiyor; onun görevini anne yapıyorsa koymak istedi-ğimiz kural ve ondan beklediğimiz şey hakkında çocuk belirsiz, karmaşık bir mesaj almış olur. Sözleri-miz “Odanı temizle.” derken davranışlarımız “Odanı temizlemesen de olur.” demektedir. Asıl kural hangisi? Asıl kural, ”Odanı temizleme zamanı...” deyip hemen akabinde davranışımızla “Şimdi odanı böyle temizlemen gerekir.” şeklinde ifade edip bunu göstermemizdir. Sınır koymak, evde otorite ortamı yaratmak değildir. Çocuğa baskı yapmak amacıyla belirlenen, gökten inen kurallar dizisi de değildir. Daha doğumdan itibaren sınır koymaktan bahsedebiliriz. Çocuk düşmesin diye yanına koyulan yastık, yeme-içme, TV izleme, uyku ve oyun saatleri gibi çocuğun önceden bildiği, rutin, planlanabilir ve hayatını kolaylaştıran sistemler dizisidir. Sınırlar, çocukların hem kendilerini hem de yaşadıkları ortamı kavramalarını sağlar; onlara keşif ve öğrenme fırsatı sunar. Koyduğunuz sınırlar yol gösteren levhalar gibidir. Kısacası, sanıldığı gibi sınırlar çocukların haklarını kısıtlamak, onlara baskı uygulamak değildir. Çocuklar Neden Sınırlara İhtiyaç Duyarlar? 1. Sınırlar, çocuklara korundukları, güvende oldukları ve değer verildikleri duygusu kazandırır. Aile içi kurallara uymalarını, işbirliği yapmalarını, otoriteye saygı duymalarını sağlar. Sorumluluk kazandırır. Sınırlar, onaylanan davranışları tanımlayan, çocuğa hatalı davranışlarını düzeltme fırsatı veren eğitici ve öğretici bir etkiye sahiptir. 2. Sınırlar etkili ve uygun bir şekilde ise çocukların araştırma yapmalarına yardımcı olur. Sınırlar, şu sorulara cevap arar “Doğru olan nedir?”, “Hangisi yanlıştır?”, “Yetkili kimdir?”, “Ne kadar ileri gidebi-lirim?”, “Çok ileri gittiğimde ne olur?”Sınırlar onaylanan davranışları tanımlar. Bir kuralın sonucunda ne oluyorsa o bizim onayladığımız davranıştır. Çocukların ilerlemeleri beklenen yolun hangisi olduğunu anlamaları için net sınırlara ihtiyaçları vardır. Sınırlar ilişkileri tanımlar. Çocuklar, yetişkinlerle ilişkilerinde ne kadar güç sahibi olduklarını ve bu ilişkiyi ne kadar kontrol edebildiklerini gün içinde yetişkinlerle etkileşimde bulunurken araştırma yaparak keşfederler. Bu araştırmaların çoğu evde yapılır. Evde öğrettiğimiz kurallar, dış dünyada onaylanan davranışlar açısından standartları oluşturacaktır. Çocuklar güç, kontrol ve otorite konusunda evde gözlemlediklerini hiç kaçırmazlar ve davranışlarını buna göre ayarlamayı öğrenirler. Çocuklar, sınırlar sayesinde toplum kurallarına uymayı ve anne-baba otoritesini öğrenirler. Örneğin, okula ilk başladığında karşısına çıkan toplum kurallarına uymayı, olumsuz duygularla baş etme becerisini evde edindiği deneyimlerine göre şekillendirir. Çocuklar sınırlar sayesinde kendilerini güvende hissederler. Kendisine veya başkasına zarar verebileceği durumlarda anne-babasının kendisini durduracağını bilmenin rahatlığını yaşar. 3. Sınır belirleme dinamik bir süreçtir. Çocuklar büyür ve değişir. Değiştikçe de daha çok özgürlük, ayrıcalık ve sorumluluk yüklenmeye hazır hale gelirler. Çocuklar çevrelerini keşfetmeye, becerilerini geliştirmeye, yeni yetenekler kazanmaya ve bağımsız olmaya fırsat bulmalıdır. Onların işi budur. Bizim işimiz de bu normal gelişim sürecini engellemeden, onlara destek olacak sınırlar koymaktır. Sınır koyma konusunda pratik öneriler * Çocuktan bekleneni net bir şekilde ifade edin. Söyleyeceklerinizi dolaylı yollardan bağırarak ve sinirlenerek değil, yumuşak ancak net ve kararlı bir tutumla söyleyin. Örneğin, “Bir kez olsun oyuncaklarını toplayamaz mısın?” yerine “Oyuncaklarını toplar mısın? Böylece aradığını rahatlıkla bulabilirsin.” gibi. * Çevresindeki değişiklikler için çocuğunuzu hazırlayın. Oyun saati bitecekse ne zaman biteceğini çocuk bilmeli. Saatin çizgilerinden ya da yaptığı etkinlikten faydalanabilirsiniz. “Uzun çizgi buraya geldiğinde etkinlik saati bitecek.” ya da “Bu sayfayı boyaman bittiğinde defterlerini toplayacağız.” gibi. * Çocuğa seçenek sunun. Örneğin, uyku saati gelen ve direnen çocuğunuza “Uykuya yürüyerek mi, yoksa kucakta mı gitmek istersin?” ya da kıyafet seçimi konusunda direnen çocuğunuza gösterdiğiniz iki kıyafetten birini kendisinin seçebileceğini belirtebilirsiniz. * Oyun alanlarını belirleyin ve sınırlandırın. Bazen evinizde çocuğunuzun özgürce oynayabileceği bir bölge ya da alan düzenlemek size yardımcı olur. Bu yer, çocuğunuzun gürültü yapabileceği, oyuncakları ile rahat oynayabileceği bir yer olabilir. Böyle özel bir oyun alanı sağlayarak çocuğunuza özgürce davranabileceği bir yer oluşturmuş ve bazı etkinlik ya da hareketleri evin başka bölümlerinde yapmaması gerektiğini de göstermiş olursunuz. * Belirtildiği gibi olumlu davranışların altını her zaman çizin. Bunun için sözel övgüler kullanın. Sözel övgüler kullanmak, çocuğunuzun uygun bir şekilde davranmaya devam etmesini sağlayan en iyi yoldur. Bu övgüler, uygun davranışın devam etmesi için çocuğunuzun çevresinde neyin olumlu olduğunun farkına varmasını sağlar. Olumlu davranışlarının görünür olduğunu fark eden çocuk, onlara daha çok yönelecektir. ÇOCUKLARA SINIR KOYMA NEDİR? NASIL YAPILIR? Sınır koyma, anne babaların çocuklarına istenen davranışlarla ilgili genel kuralları ve beklentilerini öğretmek için kullandıkları bir yoldur. Bütün anne babalar sınır koymayı kullanırlar. Çocuklara toplumun, kültürün ve ailenin kurallarını öğretmek için sınır koyma yolu kullanırız SINIRLAR NEDEN ÖNEMLİDİR? Çocuklar, hayata gözlerini açtıkları toplumun ve ailenin kurallarını anlamak isterler ve buna ihtiyaç duyarlar. Onlardan ne beklendiğini, diğer insanlarla birlikteyken durdukları yeri, ne kadar ileri gidebileceklerini ve çok ileri gittikleri zaman neler olacağını bilmek isterler. Büyüdükçe artan beceri ve kapasitelerini ölçebilmek ihtiyacındadırlar. Sınırlar, bu öğrenme ve keşfetme sürecinde çok önemli bir role sahiptir, ama anne babaların öğretmeye çalıştıkları dersler gönderilen sinyaller çok net olmadığı zaman kolayca yıkılabilirler. ÇOCUKLAR NEDEN SINIRLARA İHTİYAÇ DUYAR? 1- Sınırlar, çocukların çevresindekileri öğrenmelerine yardımcı olur. 2- Sınırlar çevre tarafından beklenen davranışların tanımlanmasını sağlar. 3-Sınırlar, insanlarla olan ilişkileri belirler. 4- Sınırlar, çocuğun gelişimi destekleyerek büyümesine yardımcı olur. 5- Sınırlar çocuğun güvenliğini sağlar. Anne babalar sınır koyarken çeşitli yöntemler kullanırlar. Kimileri sert davranarak, kimileri ikna ederek, kimileride iki uçta gelip giderek çocuğuna sınır koymaya çalışır. Kimileride kurallarını koyarken açık anlaşılır ve net bir şekilde kurallarını ortaya koyar. Yöntemler faklı olsa da herkes mesajlarını 2 temel şeyle karşı tarafa iletir davranışlar ve sözlerle. İletişim sırasındaki bozulma sözler ya da davranışların net ve anlaşılır olmayışından kaynaklanır. Aslında aileler çeşitli sınır koyma yöntemleri kullansalar da aslında temelde 2 çeşit sınır vardır Bunlardan biri Kesin sınır, diğeri ise gevşek sınırlardır. Kesin sınırlar, çocukların uymasını istediğimiz kurallarımızı ve onlardan beklentilerimizi net bir şekilde çocuklara ulaşmasını sağlar. Net ulaşan bilgiler çocukların daha az itiraz da bulunmalarını sağlar. Çünkü bu kuralara ve beklentilere uymaları gerektiğini bilirler. Gevşek sınırlar ise, sadece sözde kalır ve davranışa geçmezler. Çocukların hayatta istedikleri şey netliktir. Kesin bir tavır göremeyen çocuk anne babasının kendine koyduğu her sınırı ihlal etmeye çalışacaktır. Kurallarımızın ve beklentilerimizin çocuklara net bir şekilde ulaşması için sözlerimizi kullanırız. Çocuklara sınırlarla ilgili sözlerin sağlıklı ulaşabilmesi için bilmemiz gereken bazı ipuçları vardır. BU İPUÇLARI NELERDİR? Çocuklara verilen mesajları çocukların davranışları üzerinde vermek. Yani amacımız çocuğa tepki vermek değil davranışına tepki vermektir. Çocukla konuşurken kesin, açık ve net ifadeler kullanın. Her zaman konuştuğunuz ses tonunuzla konuşun. Çocuklarınıza söylediğiniz her şeyi mutlaka davranışlarınız ile destekleyin. Sınır koyarken etkili davranışsal mesajlara birkaç örnek Lütfen televizyonu kapat ya da ben kapatacağım } Çocuğunuz televizyonu istediğiniz zamanda kapatmıyorsa televizyonu siz kapatın. Yatağa ya da dışarı gitmeden önce oyuncaklarını topla } Çocuğunuz etrafa saçtığı oyuncaklarını toplamayı red ediyorsa, toplamadığı oyuncakları birkaç gün süre ile kaldırın. Yemeğini masa da ye yoksa onu almak zorunda kalacağım } Çocuğunuz masa yerine ısrarla oturma odasında bir şeyler yemek istiyorsa yiyeceği şeyi çocuğunuzun elinden alın. “ÇOCUKLARINIZA HER ZAMAN SAKİN BİR SES TONUYLA, KESİN MESAJLAR VERİN ve MESAJLARINIZI DAVRANIŞLARINIZLA PEKİŞTİRİN. Özgüveni yüksek, disiplinli, empatik, sorumluluk sahibi çocuklar yetiştirmek bütün ebeveynlerin hedefleri arasında. Bu özelliklere sahip olabilmeleri için çocukların daha serbest ve özgür bırakılmaları gerektiği fikri ise gayet yaygın. Hâlbuki kural konmayan, sınır çizilmeyen çocuklarda istenilenin aksine bu özellikler gelişmez. Kural koyan ebeveyn, çocuklarının neyin iyi neyin kötü, neyin yararlı neyin zararlı olduğunu bilemedikleri bir dünyada tereddütte kalmalarını önleyerek makul seçenekleri onlara sunar ve çocukların hayatını düzene sokarak güvende hissetmelerini sağlar. Böylece çocuklar, ebeveynlerinin yönlendirmesiyle en az zararla çevrelerini keşfederek sosyal hayata uyum sağlarlar ve sosyal beceriler geliştirirler. Bebeklerin de ilk aşamalarda gelişmek için kendilerini güzel ve önemli hissetmeye ihtiyaçları vardır. Ebeveynlerin mutluluk verici hayranlık ifadeleri onların gelişimleri içim gerekli duygusal desteği sağlar. Bu mutlu ilişkilerden yoksun kalan çocuk derin bir utanç duygusu yaşayarak kendini değersiz hissedebilir. Fakat çocuk büyüdükçe dış gerçekliğin gerekliliklerine de uyum sağlamalı, ebeveynlerin ve toplumun kurallarını, sınırlarını öğrenmesi gerekir. Böylece ebeveynin daha az hayranlık dolu, daha gerçekçi rehberliğinde, çocuklar daha az benmerkezci hale gelir ve başka insanlarla empati kurabilme yeteneği geliştirir. Kurallar aynı zamanda arka planda yatan düşünsel, davranışsal ve duygusal kültür kodlarının çocuklara aktarımını da sağlar. Çocuklar, bireyler arası ilişkilerde özgürlük ve sınırlılık alanlarının netleşmesini, dünyanın sadece kendi etrafında dönmediğini, başkalarının da haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini öğrenirler. Onaylanan davranışlar sınırları belirler, çocuklar hangi yoldan ilerlemesi gerektiğini ve standartları bu sayede anlarlar. Böylece ebeveynlerinin kurallarını ve sınırlarını zamanla içselleştirirler. Çocukların sınırları zorlamaları her ne kadar ebeveynleri zor durumda bıraksa da çocuklar bu sayede ne kadar ileri gidebileceklerini, sonucunda nelerin olacağını, onlardan nelerin beklendiğini keşfetmek isterler. Ebeveynlerin tutarlı davranışları çocukların kendi sınırlarını netleştirmesini sağlar. Böylece dış dünya tehdit olmaktan çıkar, güvenli bir yer olarak algılanır. Tutarsızlık ise çocukta ebeveyne karşı güvensizlik doğurur, ne yapacaklarını bilemeyen çocuklar ikilemde kalır ve uzun vadede sosyal ve duygusal problemler yaşamalarına yol açabilir. Peki ebeveynler olarak çocuklara kural koyarken nelere dikkat etmeliyiz? Öncelikle kurallar çocuğunuzun gelişim dönemine uygun olmalıdır. Örneğin, çocuğunuz ilkokul çağındaysa her gün bir çizgi film izleme gibi somut kurallar koymanız gerekir. Ergen bir çocuğunuz varsa saygı duymak, adil olmak gibi soyut kavramlarla birlikte kurallar anlatılabilir. Yaş değiştikçe kuralların içerikleri de değişecektir. Küçük kardeş akşam 2100’de yatağa giriyorsa evin büyük kardeşinin aynı saatte değil biraz daha geç saatte yatabilmesi İLGİLİ 8 İPUCU1- Kurallar anlaşılır ve net olmalıdır. İstenilenin karmaşık olması, çocuğun ne dendiğini anlayamamasına ve kuralı hayatına geçirememesine sebep olacaktır. Ayrıca kural sayısı mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Kuralların fazlalığı çocuğun sürekli kısıtlanma hissini yaşaması riskini de beraberinde getirir. Bu sebeple sizler için olmazsa olmaz kuralları belirlemeniz gerekir. 2- Kuralları koyarken anne ve babanın birlikte karar vermesi ve kuralı karşılıklı tutarlı bir şekilde uygulamaları önemlidir. Hatta kuralı koyarken çocuğun da fikri ve onayı alınabilir. Sonuçta kuralı çocuk uygulayacaktır. Güçlü taraf olan yetişkinin kafasına göre kural koyması ve sürekli çocuktan bu kurallara itaat etmesinin istenmesi çocuğu dinlenmeyen, engellenen, değersiz bir nesne haline getirebilir. Kurallar inandırıcı, mantıklı ve geçerli bir nedene dayandırılmalı ve arka plandaki neden çocukla paylaşılmalı. Bu bir hafta sonu aile paylaşım toplantısında dile getirilebilir. Her bireye söz hakkı tanınarak düşüncelerini beyan etmesi kuralın benimsenmesi adına önem taşır. 3- Kuralların uygulanmasında tutarlılık önemlidir. Kurallar ebeveynin o anki duygu durumuna göre bazen uygulanıyor bazen uygulanmıyorsa, çocuk için kafa karıştırıcı bir hal alır. Aynı zamanda kurala uyulmadığında çocuk ne olacağını da bilmelidir. Farklı farklı uygulamalar, verilen sözlerin tutulmaması ebeveynin yetkinliğine zarar verir ve güveni sarsar. 4- Kurallar konusunda öncelikle ebeveynler model olmalıdır. Doğal olarak uygulanan kurallar daha çabuk içselleştirilerek hayata geçirilir. Çocuklar kulaklarıyla duyarak değil gözleriyle gözlemleyerek öğrenirler. 5- Çocuklara yapmaması gerekenleri yaptıklarında uyarmak yerine, yapması gerekenleri yaptıklarında teşvik edip pekiştirmek daha doğru bir davranıştır. 6- Kurallar bir tabu olarak algılanmamalı, işe yaramayan ve gelişimi desteklemeyen kurallar derhal yenisiyle değiştirilmeli veya tamamen kaldırılmalıdır. Sonuçta kurallar çocuk gelişimi için bir araçtırlar ve amaç haline getirilmemelidirler. 7- Kuralları hatırlatmak amacıyla somutlaştırmak için küçük çocukların görebileceği bir yere resimlerden, şekillerden, sembollerden yararlanarak somut hale getirerek asmak, yaşı büyük olanlarda ise uygun olduğu durumlarda karşılıklı imzalayarak yazılı hale getirmek daha sonradan çıkabilecek anlaşmazlıkların önüne geçecektir. 8- Kurallarla ilgili olarak hayır demeyi bilmemiz ve net bir şekilde nasıl diyeceğimize özen göstermemiz gerekir. Çocuğun göz hizasına inilerek, söylenilmek istenenin kararlı ve sakin bir şekilde, uygun bir dille ve kısa olarak çocuğa söylenmesi uygundur. Net olmak; bağırıp çağırmak, öfkeyle söylemek, yüksek sesle veya sert bir şekilde söylemek, söylenmek demek değildir. Sonuç olarak, kuralların uygulanması çocuklarla kuracağımız ilişkilerin kalitesiyle orantılıdır. Aile içinde olumlu, sıcak, güvenli, sevgi dolu bir ortamın oluşturulması, çocukların ebeveynlerin otoritelerine saygı göstermelerine ve kuralları daha kolay kabul etmelerine zemin hazırlayacaktır. Sağlıcakla kalın... Önemli Hatırlatma Bu içerik ilgili uzman danışman tarafından izleyicilerimizi bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Kendinizin veya çocuğunuzun sağlığı ile ilgili her konuda, bir tıp doktoruna veya çocuk eğitimi ve psikolojisi alanında çalışan uzmanlara danışmanızı tavsiye ederiz. Çocuklara kural-sınır konulması çocuğun yararına olan psikolojik ve gelişimsel bir ihtiyaçtır. Çocuğun ruhsal ve bedensel iyiliği, toplumsal uyumu için sınırlarını bilmesi ve kurallara uyması gerekir. Bu açıdan ebeveynlerin yaklaşımı çok önemlidir. Çocuğa çok müdahaleci yaklaşılmamalı, ruhsal ve bedensel açıdan tehlike içermeyen davranışlarına dur denilmemelidir. Aksi halde çocuğun merak, keşfetme, birey olma hevesini kırar, çocukla olan güvenli ve yakın ilişkiye zarar veririz. Çocuğa uygun bir şekilde dur demek, kural-sınır koymak; çocukların güvende ve değerli olduğunu hissetmesini sağlar. Çocukların toplumsal kurallara uyma, dürtülerini kontrol etme, işbirliği yapma, keşfetme, sorumluluk alma ve hatalarını düzeltme motivasyonunu arttırır. Çocuğu hiç durdurmadığımızda ve sınır koymadığımızda; evde ve toplumda dışlanma, çatışma ve olumsuz tepki görme ihtimali artar. Toplumumuzda bazı çocuklara kural-sınır koyma güçlükleri yaşama ihtimali daha yüksektir. Risk altında olan çocukların özelliklerine baktığımızda; Ailenin ilk torunu olmak, Geç ya da yardımcı üreme yöntemiyle doğmak, Gebelik ya da bebeklik döneminde hayati tehlike atlatmak, Sürekli bir bedensel hastalığının olması, Kendinden önce bir kardeşi vefat etmiş olması, Geniş ailede yaşamak, Hem anne hem babanın çalışması, Anne-babası boşanmış ya da ebeveyn kaybı yaşaması, Hareketli, sabırsız, inatçı olması gibi faktörlerle karşılaşırız. Çocukları uyarırken nelere dikkat etmek gerekir? Çocuklar çok iyi gözlemcidir, kimin ne zaman dur dediğini, hangi durumlarda kuralın değiştiğini, kimlerin kurallara uyup uymadığını, ne yaparsa kuralları aşabildiğini kolayca fark eder. Çocuklar üzerinde söylediklerimiz yerine yaptığımız davranışlar daha etkilidir. Çocuktan beklediğimiz davranışları kendi yaşantımızda uygularsak çoğu zaman uyarmaya bile gerek kalmayacaktır. Çocuğunuz istediğinizi yapmadığında ona vuruyorsanız, kendi istediği olmadığı zaman o da vurarak istediğini elde etmeye çalışacaktır. Bazı aileler çocuğuna kural koyduğu zaman “beni sevmezse, psikolojisi bozulursa, özgüvenini kaybederse, mutsuz olursa” gibi kaygılar yaşar. Ancak yetişkin olmamıza rağmen kurallarını bilmediğimiz bir topluma girdiğimizde bocalarız. Çocuklar da ebeveynler kural koymadığında ya da kurallar sık değiştiğinde kafa karışıklığı ve güvensizlik yaşar. Bu durum başta ebeveynlerle olan ilişkisi olmak üzere diğer kişilerle olan ilişkisini olumsuz etkiler, aile farkında olmadan korktuğu durumların yaşanmasına ve çocuğun zarar görmesine sebep olabilir. Çocuklar her istediğini yapmak, istediğine anında sahip olmak ve kendine engel olunmamasını isterler. Yaşları küçük olduğu için isteklerini erteleme, bekleme, öfke kontrolü ve kendini ifade etmede zorlanırlar. Bu yüzden durdurulmaya çalışıldığında ağlama, tepinme, bağırma, eşya atma, kendine-başkasına vurma ile istediğini elde etmeye çalışırlar. Anne-baba olarak çocuğun yaşını, gelişim düzeyini, kişilik özelliklerini ve çocukla yaşadığınız geçmiş deneyimleri dikkate alın ve uygun tutum sergileyin. Örnek olarak, “Hayır, kola içemezsin” yerine, sakince “Kola içmek senin için sağlıklı değil, bu nedenle içmemen gerekiyor, istersen beraber portakal suyu sıkıp içebiliriz” diyebilirsiniz. Çocuk kabul etmez ise karşılıklı inatlaşma, tartışma ve pazarlığa girmeyin. Cümleleriniz kısa, net, kendinizden emin ve kararlı olmalı, kızgın ve yalvarır tarzda olmamalı. Siz ayrıntılı, akla uygun, mantıklı, ikna edici bilgiler ve örnekler verirsiniz, o sırada çocuğunuz amacına ulaşmak için ne yapması gerektiğini düşünüyor olabilir. Kendine, size ve çevresine zararlı olabilecek davranışlarda bulunursa sakince durdurun. Gösterdiği tepkiden kimsenin zarar görme ihtimali yoksa yanına gidip sadece göz teması kurun ve sessizce sakinleşmesini bekleyin. Yanına yaklaşılmasından rahatsız oluyor, tepkinin şiddeti artıyorsa yanından uzaklaşıp, biraz sakinleşmesini bekleyin. Çocuğa tepkisini sonlandırması için “Ağlamayı kesersen çikolata, telefon veririm” gibi rüşvet teklif etmeyin, ödül vermeyin. Böyle yapmanız çocuğun yanlış tutumunu pekiştirecek, tekrarlanma ihtimalini arttıracaktır. Öfkesi geçince yanınıza gelir aynı isteğini tekrarlarsa önceki cevabınızı aynı kararlılıkta ve sakinlikte tekrarlayın. Çocukların “hayır” denmesi gereken isteklerine “evet” demek yanlış iken, önce “hayır” dedikten sonra kararınızı “evet” olarak değiştirmek daha yanlıştır. Çocuklara kural-sınır koyarken zorlandığınızda bir başkasına baba, öğretmen, psikiyatrist şikayet etmekle tehdit etmeyin, bu davranışınız çocuk tarafından “ben sana hayır-dur diyemiyorum” olarak anlaşılır. Sonrasında çocuğa kural koymanız, hayır diyebilmeniz daha zor olacaktır. Çocuğunuza koyduğunuz kurallar ve sınırlar baş başayken, misafir geldiğinde, yolculukta ve misafirliğe gittiğinizde değişirse, çocuğunuz bunu fark edecektir. Baş başa iken dur diyebildiğiniz, kurallara uyan çocuk diğer ortamlarda beklemediğiniz davranışlarda ve isteklerde bulunabilir, sizi zor durumda bırakabilir. Ebeveynlerin kişilik yapısı, ruhsal ve bedensel hastalığının olması, maddi güçlükler, eşler arasındaki sorunlar çocuklara sınır koyulmasını zorlaştırır. Çocuğa sınır koymada anne ve babanın tutumları farklı ise dur deme konusunda çatışma çıkacak, çocuğun kafası karışacaktır. Öncelikle aranızdaki tutum farklılıklarını giderin, en azından çocuğun yanında tartışmaktan ya da diğerinin kuralına müdahale etmekten kaçının. Çocuğun sınırlarını öğrenmede zorlanması sadece anne-baba kaynaklı değildir, çocuğun karakteri ve ruhsal sorunları da etkilidir. Örneğin, hiperaktif çocuklar inatçı, fevri, ısrarcı ve sabırsız oldukları için kurallara uyma ve söz dinlemede ciddi zorluk yaşarlar. Anne-babalar bazen çocuğun durumunu göz ardı ederek kendilerini ya da birbirlerini suçlar, çocuğun bilerek yaptığını düşünürler. Bunun sonucunda daha katı bir tutumla sorunu çözmeye çalışır, kısır döngüye girerler. Çocuğunuza kural-sınır koyabilmek için ilişkinizin iyi olması çok önemlidir. Bu nedenle hergün yaklaşık yarım saat birlikte oyun oynamaya, gülmeye ve gevşemeye zaman ayırın. Haftanın bir günü ailecek dışarı çıkmak, dışarda keyifli aktiviteler yapmak, iyi zaman geçirmek ilişkinizi iyileştirecektir. Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkiyi bozan, sık tartışmalara ve karşılıklı öfkeye sebep olan, hem ebeveyni hem çocuğu ruhsal olarak zedeleyen sınır-kural koyma güçlüklerinde bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almak gerekir. Çocuklara kural-sınır konulması çocuğun yararına olan psikolojik ve gelişimsel bir ihtiyaçtır. Çocuğun ruhsal ve bedensel iyiliği, toplumsal uyumu için sınırlarını bilmesi ve kurallara uyması gerekir. Bu açıdan ebeveynlerin yaklaşımı çok önemlidir. Çocuğa çok müdahaleci yaklaşılmamalı, ruhsal ve bedensel açıdan tehlike içermeyen davranışlarına dur denilmemelidir. Aksi halde çocuğun merak, keşfetme, birey olma hevesini kırar, çocukla olan güvenli ve yakın ilişkiye zarar veririz. Çocuğa uygun bir şekilde dur demek, kural-sınır koymak; çocukların güvende ve değerli olduğunu hissetmesini sağlar. Çocukların toplumsal kurallara uyma, dürtülerini kontrol etme, işbirliği yapma, keşfetme, sorumluluk alma ve hatalarını düzeltme motivasyonunu arttırır. Çocuğu hiç durdurmadığımızda ve sınır koymadığımızda; evde ve toplumda dışlanma, çatışma ve olumsuz tepki görme ihtimali artar. Toplumumuzda bazı çocuklara kural-sınır koyma güçlükleri yaşama ihtimali daha yüksektir. Risk altında olan çocukların özelliklerine baktığımızda; Ailenin ilk torunu olmak, Geç ya da yardımcı üreme yöntemiyle doğmak, Gebelik ya da bebeklik döneminde hayati tehlike atlatmak, Sürekli bir bedensel hastalığının olması, Kendinden önce bir kardeşi vefat etmiş olması, Geniş ailede yaşamak, Hem anne hem babanın çalışması, Anne-babası boşanmış ya da ebeveyn kaybı yaşaması, Hareketli, sabırsız, inatçı olması gibi faktörlerle karşılaşırız. Çocukları uyarırken nelere dikkat etmek gerekir? Çocuklar çok iyi gözlemcidir, kimin ne zaman dur dediğini, hangi durumlarda kuralın değiştiğini, kimlerin kurallara uyup uymadığını, ne yaparsa kuralları aşabildiğini kolayca fark eder. Çocuklar üzerinde söylediklerimiz yerine yaptığımız davranışlar daha etkilidir. Çocuktan beklediğimiz davranışları kendi yaşantımızda uygularsak çoğu zaman uyarmaya bile gerek kalmayacaktır. Çocuğunuz istediğinizi yapmadığında ona vuruyorsanız, kendi istediği olmadığı zaman o da vurarak istediğini elde etmeye çalışacaktır. Bazı aileler çocuğuna kural koyduğu zaman “beni sevmezse, psikolojisi bozulursa, özgüvenini kaybederse, mutsuz olursa” gibi kaygılar yaşar. Ancak yetişkin olmamıza rağmen kurallarını bilmediğimiz bir topluma girdiğimizde bocalarız. Çocuklar da ebeveynler kural koymadığında ya da kurallar sık değiştiğinde kafa karışıklığı ve güvensizlik yaşar. Bu durum başta ebeveynlerle olan ilişkisi olmak üzere diğer kişilerle olan ilişkisini olumsuz etkiler, aile farkında olmadan korktuğu durumların yaşanmasına ve çocuğun zarar görmesine sebep olabilir. Çocuklar her istediğini yapmak, istediğine anında sahip olmak ve kendine engel olunmamasını isterler. Yaşları küçük olduğu için isteklerini erteleme, bekleme, öfke kontrolü ve kendini ifade etmede zorlanırlar. Bu yüzden durdurulmaya çalışıldığında ağlama, tepinme, bağırma, eşya atma, kendine-başkasına vurma ile istediğini elde etmeye çalışırlar. Anne-baba olarak çocuğun yaşını, gelişim düzeyini, kişilik özelliklerini ve çocukla yaşadığınız geçmiş deneyimleri dikkate alın ve uygun tutum sergileyin. Örnek olarak, “Hayır, kola içemezsin” yerine, sakince “Kola içmek senin için sağlıklı değil, bu nedenle içmemen gerekiyor, istersen beraber portakal suyu sıkıp içebiliriz” diyebilirsiniz. Çocuk kabul etmez ise karşılıklı inatlaşma, tartışma ve pazarlığa girmeyin. Cümleleriniz kısa, net, kendinizden emin ve kararlı olmalı, kızgın ve yalvarır tarzda olmamalı. Siz ayrıntılı, akla uygun, mantıklı, ikna edici bilgiler ve örnekler verirsiniz, o sırada çocuğunuz amacına ulaşmak için ne yapması gerektiğini düşünüyor olabilir. Kendine, size ve çevresine zararlı olabilecek davranışlarda bulunursa sakince durdurun. Gösterdiği tepkiden kimsenin zarar görme ihtimali yoksa yanına gidip sadece göz teması kurun ve sessizce sakinleşmesini bekleyin. Yanına yaklaşılmasından rahatsız oluyor, tepkinin şiddeti artıyorsa yanından uzaklaşıp, biraz sakinleşmesini bekleyin. Çocuğa tepkisini sonlandırması için “Ağlamayı kesersen çikolata, telefon veririm” gibi rüşvet teklif etmeyin, ödül vermeyin. Böyle yapmanız çocuğun yanlış tutumunu pekiştirecek, tekrarlanma ihtimalini arttıracaktır. Öfkesi geçince yanınıza gelir aynı isteğini tekrarlarsa önceki cevabınızı aynı kararlılıkta ve sakinlikte tekrarlayın. Çocukların “hayır” denmesi gereken isteklerine “evet” demek yanlış iken, önce “hayır” dedikten sonra kararınızı “evet” olarak değiştirmek daha yanlıştır. Çocuklara kural-sınır koyarken zorlandığınızda bir başkasına baba, öğretmen, psikiyatrist şikayet etmekle tehdit etmeyin, bu davranışınız çocuk tarafından “ben sana hayır-dur diyemiyorum” olarak anlaşılır. Sonrasında çocuğa kural koymanız, hayır diyebilmeniz daha zor olacaktır. Çocuğunuza koyduğunuz kurallar ve sınırlar baş başayken, misafir geldiğinde, yolculukta ve misafirliğe gittiğinizde değişirse, çocuğunuz bunu fark edecektir. Baş başa iken dur diyebildiğiniz, kurallara uyan çocuk diğer ortamlarda beklemediğiniz davranışlarda ve isteklerde bulunabilir, sizi zor durumda bırakabilir. Ebeveynlerin kişilik yapısı, ruhsal ve bedensel hastalığının olması, maddi güçlükler, eşler arasındaki sorunlar çocuklara sınır koyulmasını zorlaştırır. Çocuğa sınır koymada anne ve babanın tutumları farklı ise dur deme konusunda çatışma çıkacak, çocuğun kafası karışacaktır. Öncelikle aranızdaki tutum farklılıklarını giderin, en azından çocuğun yanında tartışmaktan ya da diğerinin kuralına müdahale etmekten kaçının. Çocuğun sınırlarını öğrenmede zorlanması sadece anne-baba kaynaklı değildir, çocuğun karakteri ve ruhsal sorunları da etkilidir. Örneğin, hiperaktif çocuklar inatçı, fevri, ısrarcı ve sabırsız oldukları için kurallara uyma ve söz dinlemede ciddi zorluk yaşarlar. Anne-babalar bazen çocuğun durumunu göz ardı ederek kendilerini ya da birbirlerini suçlar, çocuğun bilerek yaptığını düşünürler. Bunun sonucunda daha katı bir tutumla sorunu çözmeye çalışır, kısır döngüye girerler. Çocuğunuza kural-sınır koyabilmek için ilişkinizin iyi olması çok önemlidir. Bu nedenle hergün yaklaşık yarım saat birlikte oyun oynamaya, gülmeye ve gevşemeye zaman ayırın. Haftanın bir günü ailecek dışarı çıkmak, dışarda keyifli aktiviteler yapmak, iyi zaman geçirmek ilişkinizi iyileştirecektir. Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkiyi bozan, sık tartışmalara ve karşılıklı öfkeye sebep olan, hem ebeveyni hem çocuğu ruhsal olarak zedeleyen sınır-kural koyma güçlüklerinde bir çocuk ruh sağlığı uzmanından yardım almak gerekir. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

çocuğa kural ve sınır koyma